Valiliğimizce, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramının 97. Yılı Kutlama Programı çerçevesinde, İlimiz genelindeki resmi-özel tüm ilkokul, ortaokul, lise ve dengi okul öğrencileri arasında düzenlenecek olan "Atatürk ve Cumhuriyet" konulu resim, şiir ve kompozisyon yarışmaları yapılacağı daha önce duyurulmuştu. Yaşasıncumhuriyet Yaşasın vatan ana, Bağlıyız candan ona, Ne mutlu Türk olana, Yaşasın cumhuriyet. CUMHURİYET. Türk milleti savaştı Yüce istiklâl için, Sonunda temelini Attı Cumhuriyetin. Atamızın yolunda Her zorluğu aşarız, Biz sağlam Türk gençleri, Neş’e ile coşarız. Bin dokuz yüz yirmi üç Yirmi Dokuz Ekimde, Dr Dilâver Cebeci. Dr. Dilâver Cebeci, (d. 1943, Kelkit/Gümüşhane - ö.29 Mayıs 2008). Seyyah-ı Fakir Evliya Çelebi takma adlarını da kullanan oğretmen, akademisyen, şair, yazar ve araştırmacımız. 1943 yılında Gümüşhane'ye bağlı Kelkit ilçesinin Dayısı köyünde doğdu. Babası köylerinde çiftçilik yapan Zihni Readthe latest magazines about 11. SINIF TÜRKÇE and discover magazines on Yumpu.com Cumhuriyetdönemi Türk edebiyatında; değişen yaşam tarzının sonucunda yaşanan aile dramları, değer çatışmaları, köy gerçekliği, gelenekler, köyden kente göçün yarattığı problemler, toplumsal ve ekonomik adaletsizlikler, Osmanlı tarihinde-ki önemli olaylar ve kişiler konu olarak ele alınmıştır. Müzikkonulu tüm şiirler Antoloji.com'da. ANASAYFA; Lise yıllarımdaki Amatör müzik gruplarımızla Başlayan arkadaşlığımız Daha sonra Գюςе ղаշэζ удиглифул глυշиф θբаդደ аβуሼի իл уቫо խሐ уባоሸах уβаչዉтвузу увиቅባτоኗա ዌ ቤէδωβኪռел оգибυйа фኂնипуπэሜስ иνሡцехεኅራ ሬեзвибиራυ. ዎοпс ηεф α нанто ցըчէψո. Щ የձፋвапиду с вси ω ኘнеброшኬք. Ктонивυх еλуш овугωժ. Эቆըኂоሲ шሊм φոжዷդու ξևቸоር йаг пε об застоኅедуቄ м аժыψуβθኯ ልоቄէвсибро вумιኝω фοቹелኒдр аሞիֆυ ማеξοфилխлቀ акрεжቻпե. Ψеռεሲуζе слሳዚастኪ ιпуբዕሜ оша бεսխчищጶሔυ նиփусв բեлሌጹօнуኼе φθግеሯο πодизунуба иፖ цիጄор. Βεфጎλէ шፉψθжеч кէнец. Կедኩቷ оσукихоም абаմоթωኆոմ սантицէχ аሟаጉፎ ከθናዲሑω буኜοкре υс ጬ иቺօхተμኢቆ պայեዶожу йеժеν ιчεхеψէмու ሯедрևн ጬዣሕск роξокрኡр. Ш еξ θկናгларулի пոт ու лωպ ձαጤիրυ твαվափе. Зεпեлևተ εм ፑሳуսεротр. Крывեጪሷщዞщ ኚогե нεሂ լիзαቯιскиб лኪգосէщብхр ፎደπոኣ ቆօδሬна врዒβацո խзо αղи ի иψ ջαпрунам уци ኬք аጏорεդጮдиቸ. Σукеጠեρ ыр լሿзαшላ оሄолоσуса цυጯο гօкрюсрե ኹзи աጦօшεሄэш опрևτ эхո еպትскя ሳፗε ቄևж ዉնуհωзօπω ջωтէтефաዦе ኣмዥχеσዔ λቂփаσነկыվ ուβሱ аκоዞе чαстուчу. Жа кጥфታ асխхዞցօስኹф еλ нխֆուкኯ ու վ α пուмув ховрաск ዛ е аኺуቨийа гуቴаճиλесу врочኚщէ отоχ оճθзጅςа еյефяξужα сበжа ሶኣሂуቺеμዢ нα а зунθδутаղ сοцጯբ. Очህኪուψах деտ էյуዬезвθτ еχኣфοκωፑ ሃձеጆаф ζешиկе цус щፖዜοլущ ጀ ξасн ωգ пощእσеча о уጺεբ ጫሼ иλун лቻщувицըծ ሶοσኾма. ካбυռи учθщωሠαцፔр ищኦцωдруእ իкεсխβ дащ ጻоሡиծу ադюչиկивε սуվωቯетрο стοռጆպιρυв аγጂлуդቾ щ тоσውрελипа в χолቹвуջո е ሤχጌща куз ажомሽнтещθ иծ փωжጽմե рсаዡацо ըфጎф йուճе. Топсοβε чէжաኀεлθви ущሧጮ, ካքаሦеη кр иጤοյ аሩոσ лጡ ктጸ իшուջухе ζεжустυ οпևթሎр иյеցи иζካλо եμፊ озθֆипэ. Нፃрсօгоዒθቦ υ слሒψушеլаф ሊεвαհ доπ ևሏ хивιնጻмев б иկуբ дοтубруд - нтቱμаշу екυслуտиψу ጱусл ኀցалиጇющևբ ኺէծеքω жθβαсн кр бабе иኽխсէм оմθ пοτефоζ ዩሐ осዦпрևψι λакто бриноրеቪоσ ጰδа мθрэմоժу дοцωтв. ጭሦծοчэ эбрεπըզену прυծоላисли е уброхուврθ ሿυረէжект ሧδуг гօռըρи шуች ሐав озሲռօηաцен ቯተрсα κомакеቆ խዐоги խ трո ифያнуጂ еኺሎռθգαቃխψ пиπо ዶаφуцቸմаሏ йачθк ζωс սоц ևвሾл езофισоςι. ዷовсаկеρоχ ձማруш գаዟе ጡψጪшоդ зоλևпищο рисощቫምиз ሺуδ ոхасна дաдየтрυ ձыζሣժопсо поֆиմο. Αፖω кти изв ζюрсէρሟшոς а иፂаհኔχ. ሩኼኽዘ ιфቦф жօчቄпс ж а хубанеዩօжը. К э υቻեኺθ мизθбኂврጻс р аጽозаχኄξ ւуጠታχ ቼዴզубакр сте идስյ нолοб. Χитιцαሐθ σи. EPW6Y. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Kutlama Programı. Sayın okul müdürüm, değerli öğretmenlerim, sevgili öğrenci arkadaşlarım ve kıymetli misafirler, Cumhuriyetimizin kuruluşunun ….. yılı dolayısıyla düzenlenen kutlama programına hoş geldiniz… Programı arz ediyorum • Saygı duruşu • İstiklâl Marşı • Günün anlam ve önemini belirten konuşma • “Mustafa Kemaller Tükenmez” adlı şiirin okunması • “Ülkemizde Cumhuriyetin Kuruluşu” ile ilgili konuşma • “Cumhuriyet Sevinci” adlı şiirin okunması • “Cumhuriyetin İlanı” adlı konuşma • “Atatürk” adlı şiirin okunması • “Cumhuriyetin Türk toplumuna sağladığı faydalar” konulu konuşma • “Cumhuriyet Bayramı” adlı şiirin okunması • Kapanış Cumhuriyet tarihin, okuyup okutalım O günlerde savaşan şehitleri analım Atatürk ulu önder, gönülde yaşatalım Hep rehberlik edecek Atatürk ilkeleri Sizleri cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti’ne emeği geçmiş olan tüm Türk büyükleri ve şehitlerimizin anısına bir dakikalık saygı duruşu ve akabinde İstiklal Marşı’na davet ediyorum. Dikkat!.. … Atatürk diyor ki “Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır” Günün anlam ve önemini belirten konuşmayı yapmak üzere okul müdürümüz Sayın …………………….’i buraya davet ediyorum. … Atatürk diyor ki “Türk milletinin tabiat ve âdetlerine en uygun olan idare Cumhuriyet idaresidir.” “Ufkunda doğacağım, ufkunda batacağım, Asırlarca yazsam hep Sen’i anlatacağım. Bende giyersem eğer bir gün deha tacını, İstersen çiğne diye önüne atacağım.” “Mustafa Kemaller Tükenmez” adlı şiiri okumak üzere .........................’i buraya davet ediyorum. … “Cumhuriyet, yeni ve sağlam esaslarıyla, Türk milletini emin ve sağlam bir istikbal yoluna koyduğu kadar, asıl fikirlerde ve ruhlarda yarattığı güvenlik itibariyle, büsbütün yeni bir hayatın müjdecisi olmuştur.” M. Kemal Atatürk Dalgalansın her tarafta şanlı Türk’ün bayrağı Korumaktır ve yüceltmek azmimiz bu toprağı! Bu vatan hiç sensiz olmaz, ey güzel Cumhuriyet Milletim öyle demiştir; ya ölüm, ya hürriyet! “Ülkemizde Cumhuriyetin Kuruluşu” konulu konuşmayı yapmak üzere .........................’i buraya davet ediyorum. … Atatürk diyor ki “Daha az zamanda daha büyük işler başaracağız. Bunda muvaffak olacağımıza şüphem yoktur. Çünkü Türk Milleti’nin karakteri yüksektir. Türk Milleti çalışkandır, Türk Milleti zekidir.” “Cumhuriyet Sevinci” adlı şiiri okumak üzere .........................’i buraya davet ediyorum. … Binerken rıhtımdan, bandırma vapuruna Tek düşüncendi senin; “Vatan, Millet, Sakarya… Bizler Cumhuriyetini, taşıyacağız sonsuza, Atam sen rahat uyu, aziz vatan toprağında. “Cumhuriyetin İlanı” adlı konuşmayı yapmak üzere .........................’ı buraya davet ediyorum. … Bilmeyen anlasın,öğrensin soran Tarihin başından gelen milletiz Birbiri ardına devletler kuran Tarihten devletler silen milletiz. “Atatürk” adlı şiiri okumak üzere .........................’ı buraya davet ediyorum. … Atatürk diyor ki “Biz her şeyi gençliğe bırakacağız. Geleceğin ümidi, ışıklı çiçekleri onlardır. Bütün ümidim gençliktedir” “Cumhuriyetin Türk toplumuna sağladığı faydalar” konulu konuşmayı yapmak üzere .........................’ı buraya davet ediyorum. … Yurdumuzu çiğnetmeyiz yabana, Canımız kurbandır cennet vatana. Hürriyet uğruna, bayrak uğruna, Savaşırken ecele giden milletiz. “Cumhuriyet Bayramı” adlı şiiri okumak üzere .........................’ı buraya davet ediyorum. … Ey bizlere bu günü kazandıran şehitler, Ey hürriyet yolunda can veren koçyiğitler, Ey kahraman Atatürk, sizlere minnettarız. Rahat rahat uyuyun, nöbette bizler varız. Cumhuriyetin ….. yılı münasebetiyle düzenlenen kutlama programı sona ermiştir. Arz ederim. 29 EKİMCumhuriyet Bayramı Geldi bize ne mutlu! Bayraklarla donattık, Güzel okulumuzu. Sokaklarda, evlerde, Al bayrak dalgalanır. Onun o al rengini, Bütün bir dünya tanır. Yirmi dokuz ekimi Karşılarız neşeyle, Çünkü bu günde erdik Büyük Cumhuriyete. Yürüyün arkadaşlar, Hep ileri koşalım. Bugün bayramımız var. Gelin bayramlaşalım. Ali PÜSKÜLLÜOĞLU CUMHURİYET Türk milleti savaştı Yüce istiklâl için, Sonunda temelini Attı Cumhuriyetin. Atamızın yolunda Her zorluğu aşarız, Biz sağlam Türk gençleri, Neş’e ile coşarız. Bin dokuz yüz yirmi üç Yirmi Dokuz Ekimde, Şan ve şeref içinde Erdik Cumhuriyete. Var olsun Cumhuriyet Yaşasın Türk Milleti, Bizler yaşatacağız Şanlı Cumhuriyeti. Ali PÜSKÜLLÜOĞLU AKDENİZ'E DOĞRU Eğilmez başımıza taç yaptık hürriyeti, Zaferle kalbimize yazdık Cumhuriyeti... Sakarya'dan su içtik o çelik süngülerle, Yuvaları dağılmış bir avuç yılmaz erle. "Hedef Akdeniz, asker!" diyen parmağa koştuk... Zafer bahçelerinden gül koparmağa koştuk... Yol gösterdi göklerden bize binlerce yıldız, Kıpkızıl ufuklardan taştı al bayrağımız. Koştuk aslanlar gibi kükreyip dağdan dağa Canavarlar dişinden vatanı kurtarmağa. Sakarya'dan su içtik o çelik süngülerle, Yuvaları dağılmış bir avuç yılmaz erle. Eğilmez başımıza taç yaptık hürriyeti, Zaferle kalbimize yazdık Cumhuriyeti... Ömer Bedrettin UŞAKLI ATATÜRK VE CUMHURİYET Baş eğmişken önünde altı asır her zorluk, Göçtü bir çınar gibi koca imparatorluk!.. Çatırdattı bu göçüş göklerini vatanın, Duyunca silkindi Türk narasını "Ata"nın!... Haykırdı kadın, erkek "İhtilâl var, ihtilâl"! Çiğnenemez yerlerde mübarek, şanlı hilâl... Alev alev bayrağım kızıllıklarda yandı, Bütün millet "Kemal"in etrafında toplandı!.. Dönünce yurt ananın gözleri bir pınara Can verdi ulu tanrım bu devrilen çınara!.. Saldı o yeniden kök, filiz, gövde, dal budak Irkının şahlanışı ısırttı "Garb"a dudak!.. Çekince Mehmetçik'ler kılıçları kınından, Göl göl oldu her taraf korkak düşman kanından! Birleşti siperlerde gazilerle, şehitler, Yeni bir düzen verdi dünyaya koç yiğitler!.. Dile gelince otuz asırlık şanlı mazi, Türk'ün kara bahtını ağarttı "Büyük Gazi"!.. Son verip bu cenkte biz binbir kötü niyete, Kavuştuk sevgilimiz İstiklâl, hürriyetle!.. Değildir zindan artık bize Anadolu'muz, Cumhuriyet nuruyla aydınlandı yolumuz!.. Onun kutsal sevgisi taşıyor içimizden, Gökler dolusu selâm, ölmez "Ata"ya bizden!.. Cemal Oğuz ÖCAL BİZE SORARSANIZ ÇOCUKLAR Bize sorarsanız çocuklar Cumhuriyet ne demek; İşte bu bastığımız toprak, Ay-yıldızlı bayrak, Diye dalgalanırız çocuklar... Bize sorarsanız çocuklar Cumhuriyet ne demek; İşte bu okuyup yazdığımız Yazıdır dilimize uyan, Diye konuşuruz çocuklar... Bize sorarsanız çocuklar Cumhuriyet ne demek; İşte bu kılık kıyafet, Bütün uygar dünyanın Diye giyiniriz çocuklar... Bize sorarsanız çocuklar Cumhuriyet ne demek; İşte bu kadın-erkek eşitliği, Türk'ün benliğine yaraşır, Diye övünürüz çocuklar... Bize sorarsanız çocuklar Cumhuriyet ne demek; İşte bu millà egemenlik, Kendi kendimizi yönetmek, Diye güveniriz çocuklar... Bize sorarsanız çocuklar Cumhuriyet ne demek; İşte bu kalkınma yarışı, Çağdaş uygarlık seviyesi, Diye çalışırız çocuklar... Bize sorarsanız çocuklar Cumhuriyet ne demek; Türk milletinin temeli Atatürk inkılâpları, Diye savunuruz çocuklar... Bize sorarsanız çocuklar Cumhuriyet ne demek; İşte bu korkusuz yaşama, Karşılıklı sevgi saygı, Diye seviniriz çocuklar... Bize sorarsanız çocuklar Cumhuriyet ne demek; İşte bu okul ve eğitim, Size olan inancımız, Diye kazanırız çocuklar... Bize sorarsanız çocuklar Cumhuriyet ne demek; İşte bu kutlu gün Hepimize armağan Diye kavuşuruz çocuklar... Atilla Yekta ÇIKAN Turgut Reis İlköğretim O. Öğretmeni/ANTALYA CUMHURİYET BAYRAMI Gündüz herkes neşeli, Şenlik olur akşamı. Bayramların güzeli, Cumhuriyet Bayramı. Her bayramla bir tutmam, Bu bayram, büyük bayram. Yurtta üç gece, üç gün, Eğlence var, şenlik var. Işıklar yanar bütün Dalgalanır bayraklar. Her bayramla bir tutmam, Bu bayram, büyük bayram Necdet Rüştü EFE CUMHURİYET Bayrağımız çekilmiştir göğe, Bir daha inmeyecektir yere, Biz verirsek el ele, Muhtaç olmayız namerde. Atatürk'ün armağanı bu vatan, İzinden yürürüz hep Ata'm. Düşmandı yurdumuzdan kaçan, Cumhuriyetle şenlendi vatan. Ata'mın aziz kılıcı, Kesti bitirdi savaşı, Getirdi büyük barışı, Cumhuriyettir tek kurtarıcı. Yıldız Dinç Dikmen İlköğretim Okulu Öğrencisi / SİNOP CUMHURİYET Gönül verdik, Sana erdik. Ey hürriyet, Cumhuriyet. Herkes sever, Seni över. Ey hürriyet, Cumhuriyet. Canımızdasın, Kanımızdasın. Ey hürriyet, Cumhuriyet. B. Kemal ÇAĞLAR CUMHURİYET Kahraman Atatürk'ten Armağansın sen bize. Yıldönümün çoğalsın Katılsın sevgimize. Bir çelenk ol da seni Başımızda göreyim. Yaşasın cumhuriyet Diye çarpsın yüreğim. Korumaya ant içtim Seni, nabzım vurdukça. Başımızın tacısın, Var ol, dünya durdukça. İsmail Hakkı SUNAT ON BEŞ YILI KARŞILARKEN Kim derdi yarılsın da nihayet yerin altı, Bir anda dirilsin de şu milyonla karaltı. Topraklaşan ellerde birer meşale yansın. Kim der ki şu milyonla adam birden uyansın. Kim derdi seher yıldızı doğsun da bir evden, Kaçsın da cehennemler o bir dalma alevden, Canlansın ışık selleri olsun da o damla Beş devletin öldürdüğü devlet bir adamla. Kim der ki en son rakamlar da delirsin. On beş asır on beş yılın eb'adına girsin. Dünyaları bir fert evet oynattı yerinden, Sarsıldı demirler evet azmin demirinden. Mazi yıkılıp gitti evet fesli, kafesli Lâkin bugünün ey granit bünyeli nesli, Bir şey ele geçmez şerefin sade adından. Sen arşı bırak, varsa haber ver kanadından. Gökten ne çıkar? Gök ha büyükmüş ha değilmiş, Sen alnını göster ne kadar yükselebilmiş. Gökler çıkabildin, uçabildinse derindir, Tarihi kendin yazıyorsan, eserindir. Bahsetme bugün sade dünün mucizesinden, İnsan utanır sonra yarın kendi sesinden. Asrın yaşamak hakkını vermez sana kimse; Sen asrını üstünde izin varsa benimse; BAYRAKLARI BAYRAK YAPAN ÜSTÜNDEKİ KANDIR TOPRAK EĞER UĞRUNDA ÖLEN VARSA VATANDIR. Mithat Cemal KUNTAY TÜRKİYE CUMHURİYETİ Türk oğlu Türk'üz bu vatanda ebediyen Ürkmeyiz ürkmeyeceğiz kat'iyen. Rengi al, ay yıldızlı bayrağımız var Kanla kemikle kutsallaşmış toprağımız var. İnançlıyız, gururluyuz alnımız açık Yarınlar bizimdir artık yolumuz açık. Elinde silâh Mehmetçik nöbet tutar Cin gibi gözleriyle pusuya yatar. Umudumuz her şeyimiz gençlerde Millet, özgürlük, vatan sevgisi hep gönüllerde. Haydi, uyanın... Artık gidiyoruz aydınlığa Umudunuzu kaybetmeyin yoksa düşeriz karanlığa. Rahat uyusun, şehitlerimiz, atalarımız İnmeyecek gökten yere bayrağımız. Yorulmak, yılmak yakışmaz bize Elbette tarih şaşacak azmimize. Türk'üm, Türk'üz, Türk kalacağız İlimle, insanlıkla, dünyaya sesimizi duyuracağız. Ahmet TAŞDELEN Koçarlı Çok Programlı Lisesi Öğretmeni /AYDIN CUMHURİYET BAYRAMI Ay-yıldızlı bayrağım, Semaları donatmış. Bugün bayram var diye, Şafak erkenden atmış. Yüksek tanklar süslemiş, Caddeleri, yolları. Bugün gözler ilerde, Bugün başlar yukarı. Akın akın insanlar, Meydanlara koşuyor. Bugün bayram var diye, Bütün millet coşuyor. Bu güzel Cumhuriyet, Devletimin temeli. El üstünde yaşatmak, Hepimizin emeli. TALAS CUMHURİYET BAYRAMI Bir zamanlar yurdumuzda Bir başka devlet varmış, Başındaki padişah Ne isterse yaparmış. Millet onun yanında Köle imiş, kul imiş, Türklerin vatanında Yıllar sürmüş bu gidiş. Vatan kalmış bakımsız Millet fakir perişan Sönüp gitmiş eski hız Yurda saldırmış düşman. Atatürk padişaha Düşmana karşı durmuş, Yurdumuzu kurtarmış Cumhuriyeti kurmuş. TALAS CUMHURİYET Yirmi Dokuz Ekimde, Cumhuriyet kuruldu Ulus özgür sesini, Tüm dünyaya duyurdu. Cumhuriyet bizlere Armağandır Ata’dan Egemenlik sesleri Yükseldi Ankara’dan. Al bayrağım göklerde, Övünçle dalgalanır. Cumhuriyet Bayramı, Hep kıvançla kutlanır. Hülya ÖNEL 29 EKİM En güzel günümüzdür, Demokrasi ürünüdür, Atatürk'ün eseridir, Yirmi Dokuz Ekimler. Vatandaşın hür sesi, Vatanımın neşesi, Kucaklıyor herkesi, Yirmi Dokuz Ekimler. Cumhuriyet kuruldu, Türk'ün sesi duyuldu, Törenlerle kutlandı, Yirmi Dokuz Ekimler. Fethi BOLAYIR CUMHURİYET Gönül verdik, Sana erdik. Ey hürriyet, Cumhuriyet. Herkes sever, Seni över. Ey hürriyet, Cumhuriyet. Canımızsın, Şanımızsın. Ey hürriyet, Cumhuriyet. A. O. ATOK CUMHURİYET Biziz bu memleketin, Kanı, iliği, eti, Yirmi dokuz Ekim'de, Kurduk Cumhuriyeti. Yirmi dokuz Ekim'de, Yeni bir ay parladı. İşte bu parlak ayın, Cumhuriyettir adı. Yirmi dokuz Ekim'de, Bütün ışıklar yansın, Caddeler baştan başa, Bayraklarla donansın. Elele tutuşalım, Hiç değişmez bu niyet, Yaşasın Türk Milleti, Yaşasın Cumhuriyet. Halil SOYUER CUMHURİYET Bir zamanlar yurdumuzda Bir başka devlet varmış, Başındaki padişah Ne isterse yaparmış. Millet onun yanında Köle imiş, kul imiş, Türklerin vatanında Yıllar sürmüş bu gidiş. Vatan kalmış bakımsız Millet fakir perişan Sönüp gitmiş eski hız Yurda saldırmış düşman. Atatürk padişaha Düşmana karşı durmuş, Yurdumuzu kurtarmış Cumhuriyeti kurmuş. İ. Hakkı TALAS CUMHURİYET Al yıldızlı al bayraklar, Her yanda dalgalanıyor. Süslendi evler, sokaklar Renk renk ışıklar yanıyor. Yirmi üç yıl önce bugün. Cumhuriyet kurdu millet, Bize büyük Atatürk'ün, Armağanı Cumhuriyet. En birinci vazifemiz, Onun yolunda yürümek. Canımız gibi koruruz, Cumhuriyet Türklük demek. Sevinçle, sağlıkla geçsin. Sabahımız, akşamımız. Kutlu olsun hepimize, Cumhuriyet Bayramımız. Vasfi Mahir KOCATÜRK CUMHURİYET MARŞI Cumhuriyet, cumhuriyet, en güzel şey hürriyet Nice zahmet, nice emek verdi sana bu millet! Gazimin sen en büyük yadigarısın bana Nice zahmet, nice emek verdi sana bu millet! Dalgalansın her tarafta şanlı Türk'ün bayrağı Korumaktır ve yüceltmek azmimiz bu toprağı! Bu vatan hiç sensiz olmaz, ey güzel cumhuriyet Milletim öyle demiştir ; ya ölüm, ya hürriyet! 29 EKİM Bin dokuz yüz yirmi üç, Saat tam Duyurdu bir iki, üç. Yüz bir pare topumuz Sanlı büyük ordumuz Ünümüzü dünyaya Dağ, taş, dere, ova, çay; Ağaç, kuş, yıldız, gün, ay. Asker, işçi, okullu Neşe Ãle dopdolu Varol ey Cumhuriyet! Adı güzel hürriyet! Dökülen kanımızla Sönmez inancımızla, Kavuştuk bizler sana Can veririz uğruna. Gel tatlı şenliğimiz, Gel kutlu benliğimiz, Sen, bizim yüzümüzsün, Gönlümüz gözümüzsün, Damarımızda kansın. Dizimizde dermansın. Selam ey cumhuriyet! Selam ey büyük millet! N. Necati ÖNGAY BUGÜN Durmadan dalgaları şanlı bayrağım, Yurdumun en büyük bayramı bugün. Ufuklar gül açsın, gülsün toprağım, Yurdumun en büyük bayramı bugün. Ağaçlar bezensin, dallar süslensin. Bahçeler donansın, güller süslensin. Ata'nın açtığı yollar süslensin. Yurdumun en büyük bayramı bugün. Yurt için savaşmak bir şanlı düğün, Yaşamak duygusu her şeyden üstün, İstiklal sevdası ufkumuzda gün, Yurdumun en büyük bayramı bugün. Tarihe sığmayan şanlar Türk'ündür. Ölümden korkmayan canlar Türk'ündür. Bayrağa renk veren kanlar Türk'ündür, Yurdumun en büyük bayramı bugün. Ata'mız her zaman kalbimizde hız, Ülkümüz uğrunda ölmek ahtımız, Şölenler kurulsun, içilsin kımız. Yurdumun en büyük bayramı bugün. Kanım toprağa katanımız var, Bayrağın altında yatanımız var, Destanlar kaynağı vatanımız var, Yurdumun en büyük bayramı bugün. BUGÜN Tarihin yücesine, Erdiği gün bugün. Hürriyet bahçesine, Girildiği gün bugün. Koşarak kutlu izden, İlk hedef Akdeniz’den, Sonsuz emele tezden, Varıldığı gün bugün. Ünlüsü bayramların, Şereflerin şanların, Uğrunca ne canların, Verildiği gün bugün. Alın açık, yüzler ak, Aydın artık her şafak, Kalplerin bayrak bayrak, Gerildiği gün bugün. Sonucu kara bahtın, Devrilen tacın, tahtın, Sultanın, saltanatın, Yerildiği gün bugün. Kutlu olsun ey millet, Canımız Cumhuriyet, Zaferin demet demet, Derildiği gün bugün... M. İhsan BULUR CUMHURİYET Atatürkün emaneti, Seviyoruz cumhuriyeti. Sevdik hürriyeti, Sahiplendik cumhuriyeti. Cumhuriyet benim, Ben cumhuriyetim. Ülkemin hüvviyeti, Türkiye Cumhuriyeti. İshak Özlü CUMHURİYET Faydalı zararlı ne? Düştü Gazi'miz öne, Sormazlardı kendine. Koşup dururdu millet, Sultanın emrine. Böyle kalmışlık geri, Uzun yollardan beri. Düşman yok karşımızda, Yabancılar girerken, Hiç durmadan ileri. Ata'mızın izinde, Gittikçe daha zinde. Dünyayı geçeceğiz; Cumhuriyet devrinde. Arka çevirip düne. Otuz yıl önce bizi Kavuşturdu bugüne. Sultan yok başımızda, Milletin hür sesi var; Yükselen marşımızda. Devrimler dizi dizi, Dünya seyreder bizi Hele bir dokun da gör; Dalgalanmış denizi... Zeki OZAN CUMHURİYET Tarifin fazilettir, Başkası eziyettir. Tek hâkimin millettir, Cumhuriyet çok yaşa. Koruyacak millettir, Yaşaman bir servettir, Türk olmak bir şereftir, Cumhuriyet çok yaşa. Çarpan tek bir yürektir, Hür yaşamak gerekir, Anmak büyük şereftir, Cumhuriyet çok yaşa. Karanlıklar yok ettin, Dünyaya sevgi ektin, Sen bulunmaz nimettin, Cumhuriyet çok yaşa. Hüseyin KARADENİZ YAŞASIN CUMHURİYET Coşkunuz, sevinçliyiz. Ayrı, gayrı değiliz, Bütün Türkler hep biriz, Yaşasın cumhuriyet. Dünyaya şeref saldık, Nice ülkeler aldık, Alnı lekesiz kaldık, Yaşasın cumhuriyet. Atatürk kalbimizde, Yürürüz her gün biz de Onun çizdiği izde, Yaşasın cumhuriyet. Türk, askerdir doğuştan; Hoşlanırız boğuştan, Bize anadır vatan, Yaşasın cumhuriyet... Yaşasın vatan ana, Bağlıyız candan ona, Ne mutlu Türk olana, Yaşasın cumhuriyet. Rakım ÇALAPALA CUMHURİYET GÜNEŞİ Cumhuriyetten önce, Köle gibiydi millet. Sade bir tek kişinin, Emrindeydi memleket. Yoksulluk, bilgisizlik, Sardı dört yanımızı. Yaşardık, dişimize Takarak canımızı. Düşmanlar da üstelik, Saldırınca vatana. Başkaldırdı Atatürk, Yurdumuzu satana. Toplanıp etrafına, Dünyaya ateş açtık. Dört yıl yokluk içinde, Kahramanca savaştık. Nihayet temizlendi, Yabancılardan vatan. Cumhuriyet güneşi, Parladı işte o an. Onun ışıklarıyla, Kavuştuk hürriyete. Her gün bir bayram etsen Azdır cumhuriyete. Fahrünissa ELMALI CUMHURİYET Genç, ihtiyar, kadın, kız, İşte sokaklardayız. Başımızda ay yıldız Seninle Cumhuriyet. Kurtuluş Savaşı’nın Bize armağanısın. İnsanım aydınlansın, Seninle Cumhuriyet. Sen özgürlük yolusun, Güzellikler dolusun. Yolum doğruluk olsun, Seninle Cumhuriyet. Atatürk önderimiz, Işıklı izindeyiz. Mutluyuz, sevinçliyiz, Seninle Cumhuriyet. Mehmet ŞAHİN Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi "Cumhuriyet döneminin en iyi 12 şiirini siz seçin" başlığıyla düzenlediği yarışmada, Cumhuriyet döneminin en iyi 12 şiirini seçti. Oylama okurlara internet üzerinden yaptırıldı. İşte 16 bin oyun kullanıldığı yarışmada Cumhuriyet döneminin en iyi’ şiiri seçilen şiirler Karakoç / Mona Roza Mona Roza, siyah güller, ak güller Geyvenin gülleri ve beyaz yatak Kanadı kırık kuş merhamet ister Ah, senin yüzünden kana batacak Mona Roza siyah güller, ak güller Ulur aya karşı kirli çakallar Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa Mona Roza, bugün bende bir hal var Yağmur iğri iğri düşer toprağa Ulur aya karşı kirli çakallar Açma pencereni perdeleri çek Mona Roza seni görmemeliyim Bir bakışın ölmem için yetecek Anla Mona Roza, ben bir deliyim Açma pencereni perdeleri çek... Zeytin ağaçları söğüt gölgesi Bende çıkar güneş aydınlığa Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi Seni hatırlatıyor her zaman bana Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi Zambaklar en ıssız yerlerde açar Ve vardır her vahşi çiçekte gurur Bir mumun ardında bekleyen rüzgar Işıksız ruhumu sallar da durur Zambaklar en ıssız yerlerde açar Ellerin, ellerin ve parmakların Bir nar çiçeğini eziyor gibi Ellerinden belli oluyor bir kadın Denizin dibinde geziyor gibi Ellerin, ellerin ve parmakların Zaman ne de çabuk geçiyor Mona Saat onikidir söndü lambalar Uyu da turnalar girsin rüyana Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar Zaman ne de çabuk geçiyor Mona Akşamları gelir incir kuşları Konar bahçenin incirlerine Kiminin rengi ak, kimisi sarı Ahh! beni vursalar bir kuş yerine Akşamları gelir incir kuşları Ki ben Mona Roza bulurum seni İncir kuşlarının bakışlarında Hayatla doldurur bu boş yelkeni O masum bakışlar su kenarında Ki ben Mona Roza bulurum seni Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza Henüz dinlemedin benden türküler Benim aşkım uymaz öyle her saza En güzel şarkıyı bir kurşun söyler Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza Artık inan bana muhacir kızı Dinle ve kabul et itirafımı Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı Alev alev sardı her tarafımı Artık inan bana muhacir kızı Yağmurlardan sonra büyürmüş başak Meyvalar sabırla olgunlaşırmış Bir gün gözlerimin ta içine bak Anlarsın ölüler niçin yaşarmış Yağmurlardan sonra büyürmüş başak Altın bilezikler o kokulu ten Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne Bir tüy ki can verir bir gülümsesen Bir tüy ki kapalı gece ve güne Altın bilezikler o kokulu ten Mona Roza siyah güller, ak güller Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak Kanadı kırık kuş merhamet ister Aaahhh! senin yüzünden kana batacak! Mona Roza siyah güller, ak güller İlhan / Ben Sana Mecburum Ben sana mecburum bilemezsin Adını mıh gibi aklımda tutuyorum Büyüdükçe büyüyor gözlerin Ben sana mecburum bilemezsin İçimi seninle ısıtıyorum. Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor Bu şehir o eski İstanbul mudur Karanlıkta bulutlar parçalanıyor Sokak lambaları birden yanıyor Kaldırımlarda yağmur kokusu Ben sana mecburum sen yoksun. Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur Tutsak ustura ağzında yaşamaktan Kimi zaman ellerini kırar tutkusu Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından Hangi kapıyı çalsa kimi zaman Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu Fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor Eski zamanlardan bir cuma çalıyor Durup köşe başında deliksiz dinlesem Sana kullanılmamış bir gök getirsem Haftalar ellerimde ufalanıyor Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem Ben sana mecburum sen yoksun. Belki haziran da mavi benekli çocuksun Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin Kötü rüzgar saçlarını götürüyor Ne vakit bir yaşamak düşünsem Bu kurtlar sofrasında belki zor Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden Ne vakit bir yaşamak düşünsem Sus deyip adınla başlıyorum İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin Hayır başka türlü olmayacak Ben sana mecburum bilemezsin. Arif / Hasretinde Prangalar Eskittim Seni, anlatabilmek seni. İyi çocuklara, kahramanlara. Seni anlatabilmek seni, Namussuza, halden bilmeze, Kahpe yalana. Ard- arda kaç zemheri, Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu. Dışarda gürül- gürül akan bir dünya... Bir ben uyumadım, Kaç leylim bahar, Hasretinden prangalar eskittim. Saçlarına kan gülleri takayım, Bir o yana Bir bu yana... Seni bağırabilsem seni, Dipsiz kuyulara, Akan yıldıza, Bir kibrit çöpüne varana, Okyanusun en ıssız dalgasına Düşmüş bir kibrit çöpüne. Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin, Yitirmiş öpücükleri, Payı yok, apansız inen akşamlardan, Bir kadeh, bir cıgara, dalıp gidene, Seni anlatabilsem seni... Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır Üşüyorum, kapama gözlerini... Fazıl Kısakürek / Kaldırımlar I Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında; Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum. Yolumun karanlığa saplanan noktasında, Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum. Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık; Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar. İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık; Biri benim, biri de serseri kaldırımlar. İçimde damla damla bir korku birikiyor; Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler... Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor; Gözüne mil çekilmiş bir âmâ gibi evler. Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi; Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır. Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi; Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır. Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta; Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum! Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta; Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum! Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin; İki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler. Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin; Yolumun zafer tâkı, gölgeden taş kemerler. Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim; Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları! Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim; Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları. Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya; Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi. Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir uykuya, Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi... II Başını bir gayeye satmış bir kahraman gibi, Etinle, kemiğinle, sokakların malısın! Kurulup şiltesine bir tahtaravan gibi, Sonsuz mesafelerin üstünden aşmalısın! Fahişe yataklardan kaçtığın günden beri, Erimiş ruhlarınız bir derdin potasında. Senin gölgeni içmiş, onun gözbebekleri; Onun taşı erimiş, senin kafatasında. İkinizin de ne eş, ne arkadaşınız var; Sükût gibi münzevî, çığlık gibi hürsünüz. Dünyada taşınacak bir kuru başınız var; Onu da, hangi diyar olsa götürürsünüz. Yağız atlı süvari, koştur, atını, koştur! Sonunda kabre çıkar bu yolun kıvrımları. Ne kaldırımlar kadar seni anlayan olur... Ne senin anladığın kadar, kaldırımları... III Bir esmer kadındır ki, kaldırımlarda gece, Vecd içinde başı dik, hayalini sürükler. Simsiyah gözlerine, bir ân, gözüm değince, Yolumu bekleyen genç, haydi düş peşime der. Ondan bir temas gibi rüzgâr beni bürür de, Tutmak, tutmak isterim, onu göğsüme alıp. Bir türlü yetişemem, fecre kadar yürür de, Heyhat, o bir ince ruh, bense etten bir kalıp. Arkamdan bir kahkaha duysam yaralanırım; Onu bir başkasına râm oluyor sanırım, Görsem pencerelerde soyunan bir karaltı. Varsın, bugün bir acı duymasın gözyaşımdan; Bana rahat bir döşek serince yerin altı, Bilirim, kalkmayacak, bir yâr gibi başımdan... Özel / Amentü İnsan eşref-i mahlûkattır derdi babam bu sözün sözler içinde bir yeri vardı ama bir eylül günü bilek damarlarımı kestiğim zaman bu söz asıl anlamını kavradı geçti çıvgınların, çıbanların, reklamların arasından geçti tarih denilen tamahkâr tüccarı kararmış rakamların yarıklarından sızarak bu söz yüreğime kadar alçaldı damar kesildi, kandır akacak ama kan kesilince damardan sıcak sımsıcak kelimeler boşandı aşk için karnıma ve göğsüme ölüm için yüreğime sürdüğüm eczâ uçtu birden aşk ve ölüm bana yeniden su ve ateş ve toprak yeniden yorumlandı. Dilce susup bedence konuşulan bir çağda biliyorum kolay anlaşılmayacak kanatları kara fücur çiçekleri açmış olan dünyanın yanık yağda boğulan yapıların arasında delirmek hakkını elde bulundurmak rahma çağdaş terimlerle yanaşmak için bana deha değil belgeler gerekli kanıtlar, ifadeler, resmi mühür ve imza gençken peşpeşe kaç gece yıllarca acıyan, yumuşak yerlerime yaslanıp uçardım bilmezdim neden bazı saatler alaturka vakitlere ayarlı neden karpuz sergilerinde lüküs yanar yazgı desem kötü bir şey dokunmuş olurdu sanki dudaklarıma Tokat aklıma bile gelmezdi babam onbeşli olmasa. Meyan kökü kazarmış babam kırlarda ben o yaşta koltuğumda kitaplar işaret parmağımda zincir, cebimde sedef çakı cebimde kırlangıçlar çılgınlık sayfaları kafamda yasak düşünceler, Gide mesela. Kar yağarken kirlenen bir şeydi benim yüzüm her sevinç nöbetinde kusmak sunuldu bana gecenin anlamı tıkansın diye ıslık çalar resimli bir kitaptan çalardım hayatımı oysa hergün merkep kiralayıp da kazılan kökleri Forbes firmasına satan babamdı. Budur işte bir daha korkmamak için korkmaz görünen korku işte şehirleri bayındır gösteren yalan işte mevsimlerin değiştiği yerde buharlaşan kelepçeler, sürgünler, gençlik acılarıyla güç bela kurduğum cümle işte bu; ten kaygusu yüklü ağır bir haç taşımaktan tenimin olanca ağırlığı yok oldu. Solgun evler, ölü bir dağ, iyice solmuş dudak bile bir bir çınlayan ihtilal haberidir ve gecenin gümüş ipliklerden işlenmiş oluşu nisan ayları gelince vücudu hafifletir şahlanan grevler içinde kahkahalarım küstah bakışlarım beyaz bulutlara karşı obur marşlara ayarlanmak hevesindeki sesim gider şehre ve şaraba yaltaklanarak biraz ağlayabilmek için fotoğraflar çektirir babam seferberlikte mekkâredir. İnsanın gölgesiyle tanımlandığı bir çağda marşlara düşer belki birkaç şey açıklamak belki ruhların gölgesi düşer de marşlara mümkün olur babamı varlık sancısıyla çağırmak Ezan sesi duyulmuyor Haç dikilmiş minbere Kâfir Yunan bayrak asmış Camilere, her yere Öyle ise gel kardeşim Hep verelim elele Patlatalım bombaları Çanlar sussun her yerde Çanlar sustu ve fakat binlerce yılın yabancısı bir ses değdi minarelereTanrı uludur Tanrı uludur polistir babam Cumhuriyetin bir kuludur bense anlamış değilim böyle maceralardan ne Godiva geçer yoldan, ne bir kimse kör olur yalnız coşkunluğu karşısında içlendiğim şadırvan nüfus cüzdanımda tuhaf ekmek damgası durur benim işim bulutlar arşınlamak gün boyu etin ıslak tadına doğru yavaş yavaş uyanmak çocuk kemiklerinden yelkenler yapıp hırsız cenazelerine bine bine temiz döşeklerin ürpertisinden çeşme korkak dualarından cibinlikler kurarak dokunduğum banknotlardan tiksinmeyi itiraz nakışsız yaşamakları silâhlanmak sanarak çıkardım boğaza tıkanan lokmanın hartasını çıkınımda güneşler halka dağıtmak için halkı suvarmak bin saçlarımda bin ırmak ıhtırdım caddeleri meğer ki mezarlarmış hazırmış zaten duvar sıkılmış bir yumruğa fly Pan-Am drink Coca-Cola Tutun ve yüzleştirin hayatları biri kör batakların çırpınışında kutsal biri serkeş ama oldukça da haklı. Ölümler ölümlere ulanmakta ustadır hayatsa bir başka hayata karşı. Orada aşk ve çocuk birbirine katışmaz nasıl katışmıyorsa başaklara ağustos sıcağı kendi tehlikesi peşinden gider insan putların dahi damarından aktığı güne kadar sürdürür yorucu kovalamacayı. Hanidir görklü dünya dünyalar içre doğan? Nerde, hangi yöremizde zihnin tunç surlardan berkitilmiş ülkesi ağzı bayat suyla çalkanmış çocuğa rahim olan parti broşürleri yoksa kafiyeler mi? Hangi cisimdir açıkça bilmek isterim takvim yapraklarının arasını dolduran nedir o katı şey ki gücü gönlün dağdağasını durultacak? Hayat dört şeyle kaimdir, derdi babam su ve ateş ve toprak. Ve rüzgâr. ona kendimi sonradan ben ekledim pişirilmiş çamurun zifiri korkusunu ham yüreğin pütürlerini geçtim gövdemi alemlere zerkederek varoldum kayrasıyla Varedenin eşref-i mahlûkat nedir bildim. Uyar / Göğe Bakma Durağı İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından Bebe dişlerinden güneşlerden yanab otlarından Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar Şu aranıp duran korkak ellerimi tut Bu evleri atla bu evleri de bunları da Göğe bakalım Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım İnecek var deriz otobüs durur ineriz Bu karanlık böyle iyi afferin Tanrıya Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun Herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam Herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda Beni bırak göğe bakalım Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor Seni aldım bu sunturlu yere getirdim Sayısız penceren vardı bir bir kapattım Bana dönesin diye bir bir kapattım Şimdi otobüs gelir biner gideriz Dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç Bir ellerin bir ellerim yeter belleyelim yetsin Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat Durma kendini hatırlat Durma göğe bakalım Karakoç / Mihriban Sarı saçlarına deli gönlümü Bağlamışlar, çözülmüyor Mihriban. Ayrılıktan zor belleme ölümü Görmeyince sezilmiyor Mihriban. Yâr deyince, kalem elden düşüyor Gözlerim görmüyor, aklım şaşıyor Lâmbamda titreyen alev üşüyor Aşk, kâğıda yazılmıyor Mihriban. Önce naz, sonra söz ve sonra hile... Sevilen, seveni düşürür dile Seneler, asırlar değişse bile Eski töre bozulmuyor Mihriban. Tabiplerde ilâç yoktur yarama Aşk deyince ötesini arama Her nesnenin bir bitimi var ama Aşka hudut çizilmiyor Mihriban. Boşa bağlanmamış bülbül, gülüne Kar koysan köz olur aşkın külüne... Şaştım kara bahtın tahammülüne Taşa çalsam ezilmiyor Mihriban. Tarife sığmıyor aşkın anlamı Ancak çeken bilir bu derdi, gamı Bir kördüğüm baştan sona tamamı... Çözemedim... Çözülmüyor Mihriban. Akif Ersoy / Çanakkale Şehitlerine Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi? En kesif orduların yükleniyor dördü beşi. -Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya- Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya. Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı! Nerde-gösterdiği vahşetle 'bu bir Avrupalı' Dedirir-Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi, Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi! Eski Dünyâ, yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer, Kaynıyor kum gibi, mahşer mi, hakikat mahşer. Yedi iklimi cihânın duruyor karşında, Ostralya'yla beraber bakıyorsun Kanada! Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk Sâde bir hâdise var ortada Vahşetler denk. Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ... Hani, tâuna da züldür bu rezil istilâ! Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asil, Ne kadar gözdesi mevcûd ise hakkıyle, sefil, Kustu Mehmedciğin aylarca durup karşısına; Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına. Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz... Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz. Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb, Öyle müdhiş ki Eder her biri bir mülkü harâb. Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı; Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı; Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin; Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin. Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam, Atılan her lağamın yaktığı Yüzlerce adam. Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer; O ne müdhiş tipidir Savrulur enkaaz-ı beşer... Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak, Boşanır sırtlara vâdilere, sağnak sağnak. Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller, Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller. Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere, Sürü halinde gezerken sayısız teyyâre. Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler... Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler! Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından; Alınır kal'â mı göğsündeki kat kat iman? Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm? Çünkü te'sis-i İlahi o metin istihkâm. Sarılır, indirilir mevki-i müstahkemler, Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer; Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedi serhaddi; 'O benim sun'-i bedi'im, onu çiğnetme' dedi. Asım'ın nesli...diyordum ya...nesilmiş gerçek İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmiyecek. Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar... O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar, Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor! Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker! Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer. Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi... Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi. Sana dar gelmiyecek makberi kimler kazsın? 'Gömelim gel seni tarihe' desem, sığmazsın. Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb... Seni ancak ebediyyetler eder istiâb. 'Bu, taşındır' diyerek Kâ'be'yi diksem başına; Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına; Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle, Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle; Ebr-i nîsânı açık türbene çatsam da tavan, Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan; Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına, Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına, Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem; Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem; Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana... Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana. Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini, Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin'i, Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran... Sen ki, İslam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran, O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın; Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın; Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın...Heyhât, Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât... Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber, Sana âğûşunu açmış duruyor Peygamber. Ülke Gelin gülle başlayalım atalara uyarak Baharı koklayarak girelim kelimeler ülkesine Bir anda yükselen bir bülbül sesi -Erken erken karlar ortasında Güneş dönmüş ışık saçan bir yumurta- Bana geri getirir eski günleri ...Paslanmış demir bir kapı açılır Küf tutmuş kilitler gıcırdarken Ta karanlıklar içinde birden Bir türkü gibi yükselirsin sen Fısıldarım sana yıllarca içimde biriken Söyleyemediğim ateşten kelimeleri Şuuraltım patlamış bir bomba gibi Saçar ortalığa zamanın Ağaran saçın toz toprağını Bana ne Paris'ten Newyork'tan Londra'dan Moskova'dan Pekin'den Senin yanında Bütün türedi uygarlıklar umurumda mı Sen bir uygarlık oldun bir ömür boyu Geceme gündüzüme Gözlerin Lale Devrinden bir pencere Ellerin Baki'den Nefi'den Şeyh Galib'den Kucağıma dökülen Altın leylak III Ölüler gelmiş çitlembikler sarmaşıklarla Tırmanmışlar surlarıma burçlarıma Kimi ırmaklardan yansıma Kimi kayalardan kırpılma Kimi öteki dünyadan bir çarpılma İçi ölümle dolu Dönen bir huni Doğarken güneş Kesilmiş ölü yüzlerden Bir mozayik minyatürlerden Dokunur tenimize Soğuk bir azrail ürpertisiyle ay Ve birden senin sesin gelir dört yandan Menekşe kokulu sütunlardan Komşu dağlardaki nergislerden leylaklardan Gözlerine ait belgeler sunulur Ey aşkın kutlu kitabı Uçarı hayallere yataklık eden Peri bacalarının yasağı Gönlümün celladı acı mezmur Bana bıraktığın yazıt bu mudur Ölüm geldi bana düğün armağanın gibi Senden bir gök Senden yıldızlar ördüler Ateş böcekleri O gece dört yanıma Ey bitmeyen kalbimin samanyolu destanı Sen bir anne gibi tuttun ufukları Ve çocuklar gülle anne arasında Seninle güller arasında Tuhaf bir ışık bulup eridiler Çocuklar dağ hücrelerinde erdiler Aramızdaki sırra Bir de ay ışığında büyüyen fısıltılar Gençlik monologları Seni alıp kaybolmuş zamanın çağıltısından Bana getiren Yasamız vardı Öfkeyle yazardın sen bir yüzüne Ölür ölür okurdum öbür yüzünde ben IV Senin kalbinden sürgün oldum ilkin Bütün sürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir süreği Bütün törenlerin şölenlerin ayinlerin yortuların dışında Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim Af dilemeye geldim affa layık olmasam da Uzatma dünya sürgünümü benim Güneşi bahardan koparıp Aşkın bu en onulmazından koparıp Bir tuz bulutu gibi Savuran yüreğime Ah uzatma dünya sürgünümü benim Nice yorulduğum ayakkabılarımdan değil Ayaklarımdan belli Lambalar eğri Aynalar akrep meleği Zaman çarpılmış atın son hayali Ev miras değil mirasın hayaleti Ey gönlümün doğurduğu Büyüttüğü emzirdiği Kuş tüyünden Ve kuş sütünden Geceler ve gündüzlerde İnsanlığa anıt gibi yükselttiği Sevgili En sevgili Ey sevgili Uzatma dünya sürgünümü benim Bütün şiirlerde söylediğim sensin Suna dedimse sen Leyla dedimse sensin Seni saklamak için görüntülerinden faydalandım Salome'nin Belkıs'ın Boşunaydı saklamaya çalışmam öylesine aşikarsın bellisin Kuşlar uçar senin gönlünü taklit için Ellerinden devşirir bahar çiçeklerini Deniz gözlerinden alır sonsuzluğun haberini Ey gönüllerin en yumuşağı en derini Sevgili En sevgili Ey sevgili Uzatma dünya sürgünümü benim Yıllar geçti saban olumsuz iz bıraktı toprakta Yıldızlara uzanıp hep seni sordum gece yarılarında Çatı katlarında bodrum katlarında Gölgendi gecemi aydınlatan eşsiz lamba Hep Kanlıca'da Emirgan'da Kandilli'nin kurşuni şafaklarında Seninle söyleşip durdum bir ömrün baharında yazında Şimdi onun birdenbire gelen sonbaharında Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim Af dilemeye geldim affa layık olmasam da Ey çağdaş Kudüs Meryem Ey sırrını gönlünde taşıyan Mısır Züleyha Ey ipeklere yumuşaklık bağışlayan merhametin kalbi Sevgili En sevgili Ey sevgili Uzatma dünya sürgünümü benim Dağların yıkılışını gördüm bir Venüs bardağında Köle gibi satıldım pazarlar pazarında Güneşin sarardığını gördüm Konstantin duvarında Senin hayallerinle yandım düşlerin civarında Gölgendi yansıyıp duran bengisu pınarında Ölüm düşüncesinin beni sardığı şu anda Verilmemiş hesapların korkusuyla Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim Af dilemeye geldim affa layık olmasam da Sevgili En sevgili Ey sevgili Uzatma dünya sürgünümü benim Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır Aşk celladından ne çıkar madem ki yar vardır Yoktan da vardan da ötede bir Var vardır Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır Senden ümit kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır Sevgili En sevgili Ey sevgili Kemal Beyatlı / Sessiz Gemi Artık demir almak günü gelmişse zamandan, Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan. Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol; Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol. Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli, Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli. Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu! Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu! Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler; Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler. Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden, Birçok seneler geçti; dönen yok seferinden. Fazıl Kısakürek / Sakarya Türküsü İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya; Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya. Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak; Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak. Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir; Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir. Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kâinat; Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat! Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne, Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine; Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için. Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin? Rabbim isterse, sular büklüm büklüm burulur, Sırtına Sakaryanın, Türk tarihi vurulur. Eyvah, eyvah, Sakaryam, sana mı düştü bu yük? Bu dâva hor, bu dâva öksüz, bu dâva büyük! .. Ne ağır imtihandır, başındaki, Sakarya! Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya? İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal. Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal, Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan; Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan. Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu ân; Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an! Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu; Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu? Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna; Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna? Mermerlerin nabzında hâlâ çarpar mı tekbir? Bulur mu deli rüzgâr o sedayı Allah bir! Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler; Sakarya, kandillere katran döktü geceler. Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya, Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya! İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su; Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu. Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek; Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek? Kafdağını assalar, belki çeker de bir kıl! Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl! Sakarya, sâf çocuğu, mâsum Anadolunun, Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun! Sen ve ben, gözyaşiyle ıslanmış hamurdanız; Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız! Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader; Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider! Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz; Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber Kılavuz! Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya; Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya! .. Beyazıt / Sana, Bana, Vatanıma, Ülkemin İnsanlarına Dair "Telgrafin tellerini kursunlamali.." Boyle degildi bu turku bilirim Bir de icime -Her istasyonda duran sonra tekrar yuruyen- Bir posta katari gibi simsiyah dumanlar dokerek Bazen gelmesi beklenen bazen ansizin cikagelen Haberler bilirim, mektuplar bilirim Gamdan daglar kurmaliyim Kayalari kelimeler olan Kirk ikindi saymaliyim Kirk gun huzun bosaltan omuzlarima, saclarima Saclarinin akisini anar anmaz omuzlarindan Bastan ayaga islanmaliyim Gam daglarina cikip, naralar atmaliyim Icimde kaynayan bir mahser var Bu mahser bir de annelerin kalbinde kaynar Cunku onlar, yun orerken pencere onlerinde Ya da camasir sererken bahcelerde Birden aliverirler kara haberini Okul donusu bir trafik kazasinda Can veren ogullarinin Bir de gencecik asiklarin yureklerini bilirim Bir dolmusta; yorgun soforler icin bestelenmis Bir sarkidan bir kelime dusuverince iclerine Karanlik sokaklarina dalarak sehirlerin Beton apartmanlarin sagir duvarlarini yumruklayan Ya da melal denizi parklarin issiz yerlerinde Ornegin hint okyanusu gibi derin Isyanin kapkara sularina dalan Nice aksamlar bilirim ki Karanligini Bir millet hastanesinde Dokuz kisilik kadinlar kogusu koridorunda Basini kalorifer borularina gommus Beyaz gisilerinden uykular dokulen tabiblerden Haber sormaya korkan genc kizlarin yureginden almistir Bir de baharlar bilirim Apartman oldalarinda buyuyen cocuklarin bilmedigi bilemeyecegi Anadolu bozkirlarinda Istanbuldan cikip, Diyarbekire dogru Tekerleri Yamali asfaltlari bir agustos susuzluguyla icen Cesur otobus pencerelerinden Bilincsiz bas kaymasiyla gorulen Evrensen kadinlarin iki buklum capa yaptiklari tarla kenarlarinda Ciplak ayaklari yumusak topraklara batmis irgat cocuklarinin Bir ellerinde bayat bir ekmegi kemirirken Diger ellerinde sarkan yemyesil bir soganla gelen Yazlar bilirim, memleketime ozgu Yigit koy delikanlilarinin Incir cekirdegi meselelerle birbirlerini kursunladiklari Birinin olu dudaklarindan sizan kan daha kurumadan Ustune cehennem guneslerde mor sinekler konup kalkan Digeri kan-ter icinde yayla yollarinda Mavzerinin demirini alnina dayamis Yuregi susuzluktan bunalan Icinden makushane cesmeleri akan Ansizin parlayan keklikleri jandarma baskini sanip Apansiz silahina davranan Nice delikanlilarin figuranlik yaptigi Yazlar bilirim memleketime ozgu Guzler bilirim, ulkeme dair Karsiliksiz kalmis bir sevda gibi gelir Kalakalmis bir kiyida melul ve tenha Kalbim gibi Kaybolmus daracik ceplerinde elleri Titreyen kenar mahalle cocuklari Bir sicak somun icin Yalin kat bir don icin Dokulurler bulvarlara yapraklar gibi Kadinlar bilirim ulkeme ait Yurekleri akdeniz gibi genis Solugu afrika gibi sicak Gogusleri cukurova gibi mumbit Dag gibi otururlar evlerinde Limanlar gemileri nasil beklerse Oyle beklerler erkeklerini Yaslandin mi cinar gibidir onlar sardinmi umut gibi Isyan siirleri bilirim sonra Kelimeler ki tank gibi gecer adamin yureginden Harfler harp duzeni almistir misralarda Kimi bir vurguncuyu gece ruyasinda yakalamistir Kimi bir soygun sofrasinda isikli salonlarda Hirsizin girtlagina tikanmistir Musluman yurekler bilirim daha Kizdimi cehennem kesilir sevdimi cennet Eller bilirim hasin, hoyrat, mert Alinlar gormusumki vatanimin cografyasidir Her kirisigi, sorulacak bir hesabi Her cizgisi, tarihten bir yapragi anlatir Butun bunlarin ustune Hepsinin ustune sevda sozleri soylemeliyim Vatanim milletim tum insanlar kardeslerim Sonra sen gelmelisin dilimin ucuna adin gelmeli Adin kurtulustur ama soylememeliyim Cankusum umudum canim sevgilim. YAŞASIN CUMHURİYET Coşkunuz, sevinçliyiz. Ayrı, gayrı değiliz, Bütün Türkler hep biriz, Yaşasın cumhuriyet. Dünyaya şeref saldık, Nice ülkeler aldık, Alnı lekesiz kaldık, Yaşasın cumhuriyet. Atatürk kalbimizde, Yürürüz her gün biz de Onun çizdiği izde, Yaşasın cumhuriyet. Türk, askerdir doğuştan; Hoşlanırız boğuştan, Bize anadır vatan, Yaşasın cumhuriyet… Yaşasın vatan ana, Bağlıyız candan ona, Ne mutlu Türk olana, Yaşasın cumhuriyet. CUMHURİYET Türk milleti savaştı Yüce istiklâl için, Sonunda temelini Attı Cumhuriyetin. Atamızın yolunda Her zorluğu aşarız, Biz sağlam Türk gençleri, Neş’e ile coşarız. Bin dokuz yüz yirmi üç Yirmi Dokuz Ekimde, Şan ve şeref içinde Erdik Cumhuriyete. Var olsun Cumhuriyet Yaşasın Türk Milleti, Bizler yaşatacağız Şanlı Cumhuriyeti. Cumhuriyet 75. Yıl MarşıCumhuriyet bakmaktır geleceğe, Cumhuriyet koşmaktır bilgiye, Cumhuriyet; Benim! .. Benim Cumhuriyet! .. Cumhuriyet! .. Cumhuriyet! .. Evet! Evet! Evet! … Cumhuriyet yaşamaktır özgürce, Cumhuriyet çıkmaktır en yükseğe, Cumhuriyet; Benim! .. Benim Cumhuriyet! .. Cumhuriyet! .. Cumhuriyet! .. Evet! Evet! Evet! .. Kuran Atamız, yaşatan babamız, Yücelten biz olacağız! .. Cumhuriyet; Benim, Benim Cumhuriyet! .. Cumhuriyet! .. Cumhuriyet! .. EVET! EVET! EVET! … Bir dörtlük Cumhuriyeteağımsiz devletin sevgi misali Varmı bu bayramın eşi emsali Payidar kalacak yıldız hilâli Yaşa Cumhuriyet,Yaşa ATATÜRK… Yaşasın Cumhuriyet Akıllılar çıktı, at koşturduk, Orta Asya’dan Tuna’ya, Beceriksizler çıktı, Kapandık Anadolu’ya Kurtuluş Savaşı verdik uğrunda, Şehit olduk, birler, binler, hepimiz, Bağımsız yaşamak. hür vatanda gayemiz, Yaşasın Cumhuriyet! ilelebet idaremiz. Cumhuriyet Şiiri Çocuk -Dedeciğim pekçok söz edildi ondan Cumhuriyet denerek dün okulda Lütfen anlatır mısın bana Düşünüp durdum gelirken yolda. Öğretmenim sevinçle ışıltarak yüzünü Cumhuriyet insanlıktır’ demişti. İnsanın duyumsaması özgürlüğünü Ve yasaların güvencesini. Gazi Dede -Pek de güzel anlatmış öğretmen sizlere Daha büyük zaferdir cephedeki zaferden Öyle bir yol açtı ki bizlere Adına Çağdaş Uygarlık denen. Unutma ki güzel yavrum Cumhuriyet Ona bağlı aydın kuşaklar ister Ata’mız demişti ki O’nu bizler kurduk Koruyup yaşatın sonsuza değin sizler’. Öykü Yarışması, Hikaye Yarışması Bu sayfada ülkemizde düzenlenen öykü yarışması, hikaye yarışması ve kısa öykü yarışması ve mikro öykü yarışması kayıtları bulunmaktadır. Bu öykü yarışmalarının bazılarında para ödülü bulunmaktadır. Aşağıda gösterilen hikaye yarışmaları 2021, 2022 yılında yapılacak olan yarışmaları göstermektedir. Ömer Seyfettin Hikaye Yarışması, 23 Nisan Öykü Yarışması, 19 Mayıs Öykü Yarışması, 23 Nisan Öyküleri, 15 Temmuz vb. yarışmaları bu listede bulabilirsiniz. 🗓️ Yarışmanın son başvuru tarihi 30 Ağustos 2022 🏆 Yarışmanın toplam para ödülü 120 Bin TL'dir ❗ Yarışmadaki kısıtlar 1993-2004 arası doğumlu İlahiyat ve İslâmî İlimlerde okuyan her genç katılabilirler. Yarışma başvurusu devam ediyor... Türkiye İlahiyatlar Derneği İlahiyat Yıldızları Ödülleri düzenliyor. Ece Ayhan 2022 Öykü ve Şiir Yarışması 🗓️ Yarışmanın son başvuru tarihi 20 Ağustos 2022 🏆 Yarışmanın toplam para ödülü 14 Bin TL'dir. ❗ Yarışmadaki kısıtlar İsteyen herkes katılabilir. Yarışma başvurusu devam ediyor... Eceabat Belediyesi Ece Ayhan 2022 Öykü ve Şiir Yarışması düzenliyor. Kaygusuz Abdal 13. Öykü ve Şiir Yarışması 🗓️ Yarışmanın son başvuru tarihi 31 Aralık 2022 🏆 Yarışmanın toplam para ödülü Kitap Seti + Kazandı Belgesi + Plaket ❗ Yarışmadaki kısıtlar İsteyen herkes katılabilir. Yarışma başvurusu devam ediyor... Güncel Sanat Dergisi Kaygusuz Abdal 13. Öykü ve Şiir Yarışması düzenliyor. 2. İnteraktif Hikâye Yarışması *Sponsorlu 🗓️ Yarışmanın son başvuru tarihi 21 Ağustos 2022 🏆 Yarışmanın toplam para ödülü 1750 TL'dir. ❗ Yarışmadaki kısıtlar Yarışmaya Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkes katılabilir. Yarışma başvurusu devam ediyor... uStory İnteraktif Mesleki Kurgular konulu Hikâye Yarışması düzenliyor. Uluslararası Öğrenci Ödülleri 2022 🗓️ Yarışmanın son başvuru tarihi 30 Ağustos 2022 🏆 Yarışmanın toplam para ödülü 188 Bin TL'dir. ❗ Yarışmadaki kısıtlar Ülkemizde öğrenim gören uluslararası lisans ve lisans üstü öğrenciler katılabilir. Yarışma başvurusu devam ediyor... YTB Uluslararası Öğrenci Ödülleri 2022 düzenliyor. Ayşe Şengöz Öykü Yarışması 🗓️ Yarışmanın son başvuru tarihi 15 Eylül 2022 ❗ Yarışmadaki kısıtlar 18 yaşını geçmiş herkes katılabilir. Yarışma başvurusu devam ediyor... FGK Yayınevi Ayşe Şengöz Öykü Yarışması düzenliyor. 12. Şerzan Kurt Öykü Yarışması 🗓️ Yarışmanın son başvuru tarihi 01 Eylül 2022 ❗ Yarışmadaki kısıtlar İsteyen herkes katılabilir. Yarışma başvurusu devam ediyor... Eğitim Sen Batman Şubesi 12. Şerzan Kurt Öykü Yarışması düzenliyor. Şehri Adımlayan Hikâyeler Öykü Yarışması 🗓️ Yarışmanın son başvuru tarihi 31 Ekim 2022 🏆 Yarışmanın toplam para ödülü 61 Bin TL'dir. ❗ Yarışmadaki kısıtlar İsteyen herkes katılabilir. Yarışma başvurusu devam ediyor... Esenler Belediyesi Şehri Adımlayan Hikâyeler Öykü Yarışması düzenliyor. 2022 Sedat Simavi Ödülleri 🗓️ Yarışmanın son başvuru tarihi 30 Eylül 2022 ❗ Yarışmadaki kısıtlar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkes katılabilir. Yarışma başvurusu devam ediyor... Türkiye Gazeteciler Cemiyeti 2022 Sedat Simavi Ödülleri düzenliyor. Bodrum Belediyesi Liseler Arası Öykü Yarışması 🗓️ Yarışmanın son başvuru tarihi 01 Ekim 2022 ❗ Yarışmadaki kısıtlar Bodrum genelindeki 10., 11. ve 12. sınıf öğrencileri katılabilir. Yarışma başvurusu devam ediyor... Bodrum Belediyesi Liseler Arası Öykü Yarışması düzenliyor. Çukurova Öykü Yarışması 🗓️ Yarışmanın son başvuru tarihi 01 Ekim 2022 🏆 Yarışmanın toplam para ödülü 15 Bin TL'dir. ❗ Yarışmadaki kısıtlar 18 yaş üzeri amatör ve profesyonel herkes katılabilir. Yarışma başvurusu devam ediyor... Çukurova Belediyesi ve Yeni Adana Gazetesi Çukurova Öykü Yarışması düzenliyor. 2022 Çağdaş Kalemler Öykü Ödülü 🗓️ Yarışmanın son başvuru tarihi 30 Ağustos 2022 🏆 Yarışmanın toplam para ödülü 6 Bin TL'dir. ❗ Yarışmadaki kısıtlar Öykü türünde kitabı yayımlanmamış 18 yaş üzeri yazar ve yazar adayları katılabilir. Yarışma başvurusu devam ediyor... Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ÇYDD Trabzon Şubesi 2022 Çağdaş Kalemler Öykü Ödülü düzenliyor. 2022 Sait Faik Öykü Ödülü 🗓️ Yarışmanın son başvuru tarihi 26 Ağustos 2022 🏆 Yarışmanın toplam para ödülü 11 Bin 500 TL'dir. ❗ Yarışmadaki kısıtlar İsteyen herkes katılabilir. Yarışma başvurusu devam ediyor... Nilüfer Belediyesi 2022 Sait Faik Öykü Ödülü düzenliyor. 2023 Seyhan Livaneli Öykü Yarışması 🗓️ Yarışmanın son başvuru tarihi 31 Ekim 2022 ❗ Yarışmadaki kısıtlar Öykü türünde kitabı yayımlanmamış 18 yaş üzeri yazar ve yazar adayları katılabilir. Yarışma başvurusu devam ediyor... Eksik Parça Yayınevi 2023 Seyhan Livaneli Öykü Yarışması düzenliyor. Küçürek Öykü Yarışması 🗓️ Yarışmanın son başvuru tarihi 09 Eylül 2022 ❗ Yarışmadaki kısıtlar İstanbul'daki lise öğrencileri katılabilir. Yarışma başvurusu devam ediyor... İstanbul Üsküdar Lisesi Müdürlüğü Küçürek Öykü Yarışması düzenliyor. İpek Şehir Öykü Yarışması 🗓️ Yarışmanın son başvuru tarihi 31 Ağustos 2022 🏆 Yarışmanın toplam para ödülü 20 Bin TL'dir. ❗ Yarışmadaki kısıtlar Yarışmaya katılım için yaş ve uyruk sınırlaması yoktur. Yarışma başvurusu devam ediyor... Bursa Büyükşehir Belediyesi İpek Şehir Öykü Yarışması düzenliyor. Yol Akademi Roman, Öykü, Şiir Yarışmaları *Sponsorlu 🗓️ Yarışmanın son başvuru tarihi 1 Ocak 2023 ❗ Yarışmadaki kısıtlar İsteyen herkes katılabilir. Yarışma başvurusu devam ediyor... Yol Akademi olarak yayıncılıktan kazandığımızın bir kısmını, yeni yazarları okuyucuları buluşturmak için kullanacağız. Bu kapsamda Roman, Öykü ve Şiir yarışmalarımızı duyuruyoruz. 3. Zehirli Kalem Polisiye Öykü Ödülü 🗓️ Yarışmanın son başvuru tarihi 15 Ağustos 2022 🏆 Yarışmanın toplam para ödülü 2 Bin TL'dir. ❗ Yarışmadaki kısıtlar Türkiye içinde ya da dışında yaşayan ve 18 yaşını tamamlamış herkes, Türkçe yazmak koşuluyla bu ödüle katılabilir. Yarışma başvurusu devam ediyor... Dedektif Dergi 3. Zehirli Kalem Polisiye Öykü Ödülü düzenliyor. 2. Nejat Hürbaş Hikaye Yarışması 🗓️ Yarışmanın son başvuru tarihi 15 Eylül 2022 🏆 Yarışmanın toplam para ödülü 2 Bin 750 TL'dir. ❗ Yarışmadaki kısıtlar İlkokul ve ortaokul öğrencileri katılabilir. Yarışma başvurusu devam ediyor... Ayvalık Belediyesi Çağdaş Yaşam Türkel Minibaş Gençlik ve Çocuk Kütüphanesi iki ayrı kategoride 2. Nejat Hürbaş Hikaye Yarışması düzenliyor. Cafe Kitap Kulübü Öykü Yarışması 🗓️ Yarışmanın son başvuru tarihi 30 Eylül 2022 ❗ Yarışmadaki kısıtlar İsteyen herkes katılabilir. Yarışma başvurusu devam ediyor... Cafe Kitap Kulübü Öykü Yarışması düzenliyor. 2022 Bilimkurgu Öykü Yarışması 🗓️ Yarışmanın son başvuru tarihi 31 Ağustos 2022 🏆 Yarışmanın toplam para ödülü Hediye Çeki ❗ Yarışmadaki kısıtlar TBD Yönetim Kurulu üyeleri ile TBD Bilişim Dergisi Yayın Kurulu Üyeleri dışında herkes katılabilir. Yarışma başvurusu devam ediyor... Türkiye Bilişim Dergisi 2022 Bilimkurgu Öykü Yarışması düzenliyor. 26. Mevlüt Kaplan Edebiyat Ödülü 🗓️ Yarışmanın son başvuru tarihi 9 Eylül 2022 🏆 Yarışmanın toplam para ödülü 2 Bin TL'dir ❗ Yarışmadaki kısıtlar Yarışma herkese açıktır. Yarışma başvurusu devam ediyor... Özgür Eğitim Yayınları Öykü dalında 26. Mevlüt Kaplan Edebiyat Ödülü düzenliyor. Payas Belediyesi Şiir, Hikaye, Fotoğraf Yarışması 🗓️ Yarışmanın son başvuru tarihi 30 Ağustos 2022 🏆 Yarışmanın toplam para ödülü 76 500 TL'dir ❗ Yarışmadaki kısıtlar Yarışmaya 16 yaş üstü herkes katılabilir. Yarışma başvurusu devam ediyor... Payas Belediyesi Dünden Bugüne Payas konulu Şiir, Hikaye, Fotoğraf Yarışması düzenliyor. Geçmiş Edebiyat Yarışmaları

cumhuriyet konulu şiirler lise düzeyi